top of page
İmza Kampanyası 2_2.jpg

İMZA KAMPANYASI ve HAREKET ÇAĞRISI:

FİLİSTİN’DEKİ ŞEHİR-KIRIMA* ve MEKAN-KIRIMA** KARŞI                         
MİMAR ve PLANCILAR

* Şehir-kırım: Şehir halkının kolektif hafızasını temsil eden sembolik değerlere sahip fiziksel dokunun kasıtlı olarak yok edilmesi & şehirlerin heterojen ve çok-kültürlü yapısını ortadan kaldırmak için yapılı çevreye şiddet uygulanması (Bogdanovic, 1995; Beyan, 2006; Saifi ve Samman, 2019)

** Mekan-kırım: Mülksüzleştirme, yıkım ve nüfus transferi yoluyla bir topluluğa ait yaşam alanının ortadan kaldırılması & mekanın yaşanabilirliğinin doğrudan hedef alınarak kasıtlı bir şekilde yok edilmesi (Hanafi, 2013).

Mimarlık ve şehir planlaması uzun zamandır, İsrail yerleşimci sömürgeciliği ve devlet terörünün hem aracı hem de amacı olarak kullanılmaktadır. Mimarlar ve şehir plancıları olarak, mesleğimizin araçlarının Filistin halkının yasal haklarını ihlal etmek ve askeri-politik işgali meşrulaştırmak için kullanıldığının farkında olmak ve bu kapsamda harekete geçmek, mesleki açıdan ahlaki ve etik bir görevimizdir.

     

7 Ekim 2023’ten günümüze Gazze'de yıkım ve katliamlar devam etmektedir. Bu süreçte abluka altına alınarak hareket kabiliyeti yok olan bölge insanının yaşam alanlarını defalarca değiştirmek zorunda kaldığına şahit olduk. Ayrıca bu süreçte “güvenli alan” olarak belirlenen başta Birleşmiş Milletlere ait okullar, yardım dağıtım merkezleri, sığınma merkezleri olmak üzere hastanelerin, üniversite kampüslerinin, kütüphanelerin, camilerin ve konut alanlarının “kasıtlı bir şekilde” yıkıldığını ve yok edildiğini izledik. 

 

Dünyanın bir kesiminin Ekim 2023’te şahit olduğu bu saldırı ve yıkımlar aslında 1948’den itibaren farklı araç ve yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Uluslararası anlaşmalar (1949 tarihli Yeşil Hat/Ateşkes Anlaşmaları, Oslo Anlaşmaları vb.) kapsamında Filistinlilerin kontrolüne bırakılan Batı Şeria'da yasa dışı yerleşimlerin sürekli olarak genişlemesi ve yeni illegal yerleşim alanlarının planlanması ve inşa edilmesi, Filistin coğrafyasını stratejik olarak parçalayarak mahalleleri bölmekte ve insanları ailelerinden ve topraklarından ayırmaktadır. 

 

Öte yandan Kudüs'te, devlet destekli ırk ayrımcılığı (apartheid) planlaması, şehirde kalan son Filistinli sakinleri de sürgün etmeyi amaçlamaktadır. Kudüs’te Filistinliler konutlarını inşa ederken ciddi kısıtlamalara maruz kalmakta ve birçoğu bu nedenle doğdukları, büyüdükleri yerlerden göç etmek zorunda bırakılmaktadır.  Birçok Bedevi köyü buldozerlerle yerle bir edilerek, sakinleri atalarından kalan topraklardan zorla çıkarılmaktadır. 

 

Konuya dair derinlemesine araştırmalar yürüten Sari Hanafi (2013)’nin de belirttiği üzere, meslektaşlarımızın (şehir plancıları ve mimarlar) Filistin’de gerçekleşen mekan-kırım pratiklerindeki yaygın yıkım uygulamalarında askeri kuvvetler, yerleşimciler (toprak gaspı yoluyla) ve kapitalist emlak spekülatörleri ile yakın bir işbirliği içinde çalıştıkları argümanını destekliyoruz. 


 

Ayrıca, APJP (Architects and Planners for Justice in Palestine) Başkanı Abe Hayeem’in vurguladığı gibi, İsrail’de mimarlığı işgal operasyonlarından, siyasi ve askeri stratejilerden ayrı düşünmenin zor olduğuna; İsrailli mimarlar ve plancıların bilerek veya bilmeyerek bu sürecin bir parçası olduklarına; ve özellikle uluslararası hukuka göre yasa dışı kabul edilen yerleşmelerin mimar ve plancıların katkısı olmadan inşa edilemeyeceğine dikkat çekiyoruz. Bu noktada, ulusal ve uluslararası mesleki kamuoyunu bu kritik meseleye odaklanmaya ve harekete geçmeye davet ediyoruz. 

 

Geçmişte ve günümüzde Filistin ve halkına yapılan şiddetin dehşeti karşısında tepki gösteren meslek paydaşlarımızın --Royal Institute of British Architects (RIBA), Architects and Planners for Justice in Palestine (APJP), Forensic Architecture, Decolonizing Architecture Art Research (DAAR), Architects and Planners against Apartheid, Palestine Regeneration Team (PART), Architects for Gaza, Gaza Global University, The Funambulist, Vicdan Mahkemesi-Mekan Çalışmaları Masası ve diğerleri-- çalışmalarını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu ekiplerin Filistin mücadelesine verdikleri destek ve dayanışma çağrılarının yanı sıra, alan özelinde yürütmüş oldukları mekânsal pratikleri destekliyoruz.

 

Bu noktada mimarlık ve planlamanın, İsrail tarafından Filistin topraklarındaki yasa dışı işgalin pekiştirilmesi ve genişletilmesi için kullanıldığını, askeri ve politik yolla sivil işgali gerçekleştirmek için meslek araçlarımızın bir “meşrulaştırma aracı” olarak kullanıldığına inanıyoruz. Mimarlık ve şehir planlama araçlarının aşağıda sıralanan mekânsal işgal pratiklerinde etkin rol oynadığını iddia ediyoruz:

  • İsrail yerleşimlerinin uluslararası hukuka aykırı olarak genişletilmesi (Örnek: Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te illegal olarak inşa edilen ve 700.000 civarında “yerleşimcinin” yaşadığı yaklaşık 300 “illegal yerleşim” alanı)

 

  • Kuşatma ve doğrudan işgal yoluyla şehrin çok-katmanlı mekânsal, toplumsal ve kültürel değerlerine saldırılıp yok edilmesi (Örnek: Doğu Kudüs ve El-Halil gibi çok-katmanlı değerlerin yoğun oldukları bölgede “ayrımcı mekan düzenlemeleri” sonucunda şehrin önemli değerlerine erişimin kısıtlanması)

 

  • Filistinlilere ait mekanların yaşanılamaz hale getirilmesi için mekanın “kasıtlı yok edilmesi” (Örnek: İşgalci gücün yeni yerleşim alanları inşa etmek için Bedevi köylerini yıkması ve insanları sahip oldukları alandan göç etmek zorunda bırakması) 

 

  • Şehir-kırım ve mekan-kırım yoluyla Filistinlilere ait anıların ve kültürel hazinelerin yok edilmesi (hafıza-kırım) (Örnek: Kudüs kimlik kartı olmayan kişilerin belediye sınırlarına girmesine izin verilmemesi nedeniyle Kudüs'ün banliyölerinde (örn. Dahiyat al-Bareed) yaşayan Filistinlilerin yasal statülerini korumak için evlerini terk etmek zorunda kalmaları)

 

  • Filistin topraklarının kentsel planlama politikaları aracılığıyla parçalanması (Örnek: Batı Şeria Duvarı (Ayrım Duvarı) ve Filistinlilerin yaşam alanları arasına illegal yerleşimler inşa edilmesi yoluyla Filistinlilerin yaşam alanları arasındaki bağlantılarının koparılması)

 

  • Filistin halkının yerinden edilmesi ve mülksüzleştirilmesi (Örnek: Başta Doğu Kudüs olmak üzere Filistinli varlığını azaltmak amacıyla kentsel planlama politikaları, yasalar ve düzenlemelerin dayatılması ve Filistinlilerin yaşam alanlarından göç etmek zorunda bırakılması)

 

  • Filistinli evlerinin sistematik olarak yıkılması (Örnek: Filistinlilerin evleriyle ilgili olarak “ayrımcı planlama politikaları” çerçevesinde sıkı bir planlama politikası maruz kalmaları sonucunda Filistinlilerin ev inşaatı için planlama izni almalarını son derece zorlaştırılması. Bu nedenle izin olmadan inşa edildiği düşünülen evlerin yıkılması)

Bu nedenle mimarlık ve şehir planlama alanındaki meslek insanları olarak, işgalci gücün şehir-kırım ve mekan-kırım politikalarına karşı çıkıyoruz. Filistin halkının işgalci gücün mekânsal politikalarına, yerleşimci sömürge işgaline ve bunun yerli Filistin topraklarını yok etmesine karşı direnme hakkını destekliyoruz. Bu kapsamda bizimle fikir paydaşlığı yapmak isteyen meslek arkadaşlarımızı aşağıda sıralamış olduğumuz hareket çağrımıza katılmaya davet ediyoruz: 

 

I. Özellikle Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te illegal yerleşim alanlarının tasarımı ve inşa edilmesinde rol oynayan meslek insanlarının lisanslarının askıya alınması için İsrail Ulusal Mimarlar Birliği’nin yeni düzenlemeler yapması ve harekete geçmesi.

II. Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA)’nin illegal yerleşim alanlarındaki konut projelerine karşı mesleğin etik kodları üzerinde derinlemesine tartışmalar yürütmesi ve bu aşamada net bir tutum/yaptırım sergilemesine yönelik eylem çağrısında bulunması.

III. Başta TMMOB Mimarlar Odası ve TMMOB Şehir Plancıları olmak üzere Türkiye’de mimarlık, şehir planlama ve diğer tasarım ve sanat disiplinlerinde faaliyet gösteren sivil toplum paydaşlarının (meslek odaları, dernekler, vakıflar, insiyatifler, platformlar vb.) gerek Gazze gerekse de Batı Şeria ve Doğu Kudüs olmak üzere işgal edilen topraklara yönelik başta sosyal mimarlık ve savunmacı planlama (advocacy planning) araçlarını ve yöntemleri olmak üzere mesleklerimizin yerel toplulukları güçlendirme potansiyeli ve misyonunu göz önünde bulundurarak tasarım atölyesi, eğitim programları, uluslararası imza kampanyaları gibi çalışmalar yürütmeleri.

IV. Orta ve uzun vadede Filistin’de mekânsal adalete hizmet eden meslek insanları ile işbirliği sağlamak ve bu kapsamda mekânsal işgal karşısında yerel toplulukları güçlendirecek sömürgesizleştirici (decolonizing) mekânsal pratiklerin yürütülmesi amacıyla akademik ve mesleki işbirliklerinin kurulması.

 

Bu noktada yukarıdaki imza kampanyamıza ve hareket çağrımıza destek olmak için aşağıda yer alan linkteki bilgilerinizi doldurmanızı rica ederiz. 

Form üzerinden paylaştığınız kişisel verileriniz hiçbir şekilde paylaşılmayacak ve ilerleyen süreçteki çalışmalarda -ihtiyaç olması durumunda- “anonim hale getirilerek” kullanılacaktır: 

Form Linki: https://forms.gle/AMbPR6XSEkAxWgWq9 

 

Mimarlık Araştırmaları Derneği (MİMARDER) & Mimari Düşünce Platformu


 

Kaynaklar:

Bevan, R. (2007). The destruction of memory: Architecture at war. Reaktion books.

Bogdanovic, B. (1995). The City and Death, in Labon, J. (Ed.). (1995). Balkan Blues: Writing Out of Yugoslavia. Northwestern University Press.

Hanafi, S. (2013). Explaining spacio-cide in the Palestinian territory: Colonization, separation, and state of exception. Current Sociology, 61(2), 190-205.

Saifi, Y., & Samman, M. (2019). Housing in jerusalem: from a flourishing hope to slow “urbicide”. Open House International, 44(2), 27-35.

*Abe Hayeem’in RIBA Konseyindeki konuşmasına şu adresten erişim sağlayabilirsiniz: https://bricup.org.uk/article/abe-hayeem-presentation-to-riba-council-19-march-2014/ 

bottom of page